8 Aralık 2009 Salı

Kitlesel müptelalık

Kalabalık bir insan topluluğu Aralık ayının ayazında gecenin köründen sabahın ayazına kadar dışarda kalmayı göze alıyorsa, ne yağmur, ne soğuk bu kalabalığı amaçlarından vageçirmiyor ve yerlerinden kımıldamadan, pet şişelere hacetlerini gidererek sabahı bekliyorlarsa, ben derim ki burada ya ciddi bir toplumsal patlamanın ilk işaretleri var veya bunca insan uyuşturucu almış yerlerinden kımıldayamıyor.
Bahsettiğim bu kalabalığı bugün bir media-markt mağazası açılışında gördüm. Açılış kampanyası yapacağını ve sabahın altısında açılacağını duyuran mağazanın önünde bugün binlerce insan vardı ve birçoğu geceden sıraya girmişti. Tek amaçları bağımlısı olduğumuz elektronik malzemeleri daha ucuza alabilmek. (Bu arada herkes, sadece bir adet kampanya dahilinde ürün alabiliyordu) Hafta içi bir günde orada bu eforu ve vakti harcayan insanların muhtemel işsiz oldukları ve sabit bir gelirleri olmadığını da düşünürsek konunun ciddiyeti daha iyi anlaşılabiliyor. Geliri olmayan ama kredi kartı olan insanlar.
Peki bu durum bir toplumsal patlamanın en azından yakın zaman için bir işareti değilse bunca insan uyuşturucu mu almış oluyor? yoksa benim yukarıda verdiğim seçeneklerden ikiside mi yanlış? Bence ikinci seçenek yani uyuşturucu almış, yerinden kımıldayamayan insanlar tahmini durumu tam olarak tanımlıyor. Kitlesel bir uyuşturulma halindeyiz, bir kaç doz siyasetçi, bir miktar televizyon programı ve olmazsa olmaz tüketim. Elektronik sektörünün bu hızlı yükselişi tüketimin morfininin daha da arttırılması ile çok ilgili bence.Karşı konulamaz derecede bağımlılık yapan yeni oyuncaklarımız eski tüketim mantığını da dönüştürdü. Artık yeni bir metaya sahip olmayı istememiz veya ona ihtiyaç duyduğumuzu düşünmemiz için onun tükenmesine, işe yaramaz hale gelmesine gerek kalmadı. Bir üst modelinin çıkması yeterli, daha önce bir burjuva alışkanlığı olan bu tarz bir tüketim işsiz veya enformel çalışan, işçi sınıfının en kötü durumda olan kesimine kadar yayıldı. Perakende sektörünün yeni yıldızları teknoloji marketleri artık. Her hafta büyük zincirlerden bir tanesi mutlaka yeni bir mağaza açıyor. Tabii bunda kredi mekanizmasının ve teknoloji işçiliğinin maliyetlerinin dünya genelinde düşürülmesinin büyük payı var.Tüketim mallarındaki teknolojik dönüşüm ancak üretim mallarının dönüşümü ile desteklenebiliyor, üretim malları teknolojisindeki gelişim ise sermayenin işçi üzerinde gerçek boyunduruğunun perçinlenmesine sebep oluyor. Yani işçi ücretlerinin düşmesi, yani esnek çalışma, yani taşeron ile desteklenebilen fabrikalar. Farklılaştırılmaya çalışılan fakat özünde yine aynı olan ve bizi aynı kapıya çıkaran sorunlar.
Şunu söylemek istiyorum ki, uyuşturucunun ve müptelanın tanımının (aslında kapsamının) genişletilmesi gerekiyor sanırım. Kitlesel bir müptelalık almış gidiyor. Artık hepimiz müptelayız.
Ben bugün iki büklüm bir vaziyette kocaman iki tane LCD televizyon almış ve onları taşımaya çalışan 70 yaşlarında bir kadın ve bir erkek gördüm . Hangi kimyasal uyuşturucu insanlara bunu yaptırabilir ki?

Hiç yorum yok: