28 Kasım 2009 Cumartesi
ÖMER HAYYAM
kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
18 Kasım 2009 Çarşamba
15 Kasım 2009 Pazar
Murathan Mungan
8 Kasım 2009 Pazar
Tarafsız, alla alla.
- Yakın tarihimiz hakkında birşeyler okumak istiyorum ama "tarafsız" ele alınmış kaynaklar arıyorum.
- Ben güncel haberleri "tarafsız" yayınlayan bir gazete okumak istiyorum.
-Einstein'mı haklı Hawking'mi, keşke "tarafsız" bir teorem geliştirse biri.
-Ee adam genel görecelilik demiş?
- Olsun. Görecelide olsa tarafsız olsun.
Sosyal konulara, sosyolojiye, siyasete, iktisata hatta tarihe konu olan yazıların tarafsız olması talebinden daha saçma ama bir o kadarda normalleştirilmiş başka talep var mıdır? bilemiyorum. Bunu talep eden insanlarda, kendilerini ya "hiçleştirme" yada "tanrısallaştırma" eğilimi olduğunu düşünüyorum. Çünkü herkes biridir, ve her biri (birey) sosyal konularda bir taraftır. Bu taraf olma halimizi cinsiyetimiz, işimiz, doğduğumuz coğrafya veya gerçekliği algılama (algılayabilme) biçimimiz belirler. Dolayısıyla sosyal konularda tarafsız bir yazı olmayacağı gibi tarafsız bir okuma hali de olamaz. Bu çok değişkenli belirlenen tarafımız bir de diğer tarafa göre veya diğer taraf tarafından, içine çekildiğimiz gerçekliğin varlığının sürekliliği için eziliyor ve sömürülüyorsa, buradan gelen tarafsızlık talebi beni daha fazla şok ediyor. Diğer taraf zaten iyidir rahattır hadi o tam bir aristokrat havasında "tarafsız" bilgi ve yorum talep edebilir. O zaten kendini tatmin ediyor, e peki sana ne oluyor be ezilen, be sömürülen taraf. Sen neden tarafsız olmak istiyorsun? Senin tarafsızlaştırılman, güçsüzleştirilmendir, pes ettirilmendir.
Şimdi biraz sesleneyim o zaman. Mesela;
- Tarafsız yazı okumaktan, eşitlikten dem vuran, feministlere hiç kulak vermeyen kadın; haberin olsun sen bir KADINSIN
- Hele bir beri bak, eylemlerde, grevlerde dayak yiyen işçilere, öğrencilere iyi olmuş diyen. Sendikaya üye olunca bütün sorumluluğunu üzerinden attığını düşünen ücretli çalışan (kamu veya özel, kol gücü veya beyin gücü ile çalışan) haberin olsun sen bir İŞÇİSİN.
- Siz sermayenin konumlandığı merkezlerden uzak coğrafyalarda doğan, yaşayan, sömürülen, en ağır koşullarda çalıştırılan yetmediği yerde göç ettirilen veya taşeron işçisi haline getirilen ama yinede romantik bir birlik veya ulusallıktan bahseden insanlar, haberiniz olsun siz DAHA ŞANSSIZ COĞRAFYALARIN İNSANLARISINIZ.
Bunları söylemek bana mı düşer, yoksa ben ŞANSLI COĞRAFYADA DOĞAN bir ERKEK olarak ukalalık mı yapıyorum? olabilir, belki de İŞÇİ yanım söyletiyordur bunları.
1 Kasım 2009 Pazar
Bukowski
ve iki kez yalan söylediğinde
bir daha asla sevmemeye karar verdik,
böylesi adilaneydi,
bize ve aşkın kendisine.
ne merhamet dileniriz ne demucize;
yaşayacağız,öleceğiz,
sinek öldüreceğiz,
boks maçlarına ve hipodromlara gideceğiz,
hayatımızı sırf talih ve yetenekle sürdüreceğiz.